Skip to main content

Bir Mezun, Bir Hikaye | Psikoloji

Ece Demirbolat – İK Lab Yönetici Yardımcısı, Akbank

“İnsan odaklı, psikolojik güvenliği önceleyen bir iş dünyası için çalışıyor; kurum kültürleri ve sistemlerini dönüştürüyorum. Sürdürülebilir bir gelecek artık bir tercih değil, zorunluluk.”

Kısa Biyografi

  • Lisans: Psikoloji2023
  • Yüksek Lisans: Örgütsel Psikoloji, 2026, İstanbul Bilgi Üniversitesi
  • Lisans Döneminde: Toplumsal Duyarlılık Projeleri (CIP) Süpervizör, Danışman; SuGastro, Organizasyon Yönetim Kurulu Üyesi, Danışman
  • Önceki Pozisyonlar: İç İletişim & İşveren Markası Uzmanı, Trendyol; İnsan Kaynakları Stajyeri, Borusan Holding
  • Pozisyon: İK Lab Yönetici Yardımcısı, Akbank
  • Lokasyon: İstanbul 

Kısa Söyleşi

Şu anki işin tam olarak neyi kapsıyor, bir günün nasıl geçiyor?

Akbank’ta Organizasyonel Gelişim ekibinde, İnsan ve Kültür laboratuvarında çalışıyorum. Yaptığım işi iki başlıkta özetleyebilirim: Birincisi, çeşitlilik, hakkaniyet ve kapsayıcılık alanında projeler yürütmek. İnsan ve Kültür ekibi olarak, kırılgan gruplar olarak tanımladığımız kadınlar, gençler, engelli bireyler ve uzun süreli işsiz kalan insanların iş hayatına katılması ve burada kalıcılık sağlaması için özel projeler geliştiriyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızın kurum içinde daha görünür olması için gönüllü çalışanlardan oluşan Yan Yana topluluğu ve genel müdür yardımcılarımız arasından her iki yılda bir seçilen Çeşitlilikten Sorumlu Lider (CDO) iletişim çalışmaları ve projeler geliştiriyor. Ben de bu işbirliklerinin koordinasyonunu sağlıyor, projeler geliştiriyor ve yol haritalarını oluşturuyorum. Yani tüm sürecin baştan sona planlanmasından sorumluyum. İkinci olarak, insan ve kültür sistemlerini sadeleştiriyor, geliştiriyor; mevcut ekranları daha kullanıcı dostu hale getiriyor ve yapay zeka gibi yeni teknolojileri süreçlerimize entegre ediyoruz. Ayrıca her ay yayınladığım “Dönüşen Dünyada İnsan ve Kültür” bülteniyle güncel konuları ekiplerle paylaşıyor, çalışanların fikirlerinden ilham alıp strateji dönemimizdeki planlarımıza yön veriyoruz.

SU'daki psikoloji eğitimin iş hayatına geçişinde sana en çok ne katkı sağladı?

Sabancı Üniversitesinde aldığım psikoloji eğitimi, insanların davranışlarını içinde bulundukları durumla birlikte değerlendirmemi sağlayarak işin ve ekip çalışmalarının doğasını anlamamı kolaylaştırdı. Eğitimim süresince veriyle düşünme, davranış kalıplarını analiz etme ve eleştirel düşünme becerileri kazandım; bu da iş hayatında “veriyle yaşarız” yaklaşımına uyum sağlamama yardımcı oldu. Sabancı’daki açık iletişim kültürü hiyerarşiden çok karşılıklı güveni teşvik ettiği için, iş ortamında mütevazı ama cesur bir duruş sergileyebiliyorum. Grup projeleri ve disiplinler arası çalışmalarla işbirlikçi bir anlayışı içselleştirdim; “biz bir ekibiz” ve “sonuç odaklıyız” gibi değerler davranışlarıma yansıdı. Bunlara ek olarak, kulüp etkinlikleri ve Toplumsal Duyarlılık Projeleri (CIP) kapsamında danışmanlık yapmam, hem yaşıtlarıma liderlik etme hem de toplumsal sorumluluk alma fırsatı sundu. CIP sürecinde ilkokullara, barınaklara ve huzurevlerine yönelik projeler geliştirirken çeşitliliği anlamayı, kapsayıcılığı içselleştirmeyi ve hakkaniyetli çözümler üretmeyi öğrendim. Tüm bu deneyimler değişime açık bir bakış açısı geliştirmemi sağladı ve öğrenme isteğimi artırdı; bu da kriz anlarında hızla adapte olup zorlukları kişisel gelişim fırsatına dönüştürmeme yardımcı oldu.

Mezun olduktan sonra doğrudan bu alana mı girdin, yolculuğun nasıl şekillendi?

Benim yolculuğum aslında üniversite yıllarımda şekillenmeye başladı. Pandemi döneminde hayatımız çevrim içi ortama taşınmışken evimin sokağındaki bir anaokulunda görev yapan psikoloğun yanında staj yapmaya başladım ve gelişim psikolojisinin gerçek hayattaki uygulamalarını gözlemleme fırsatı buldum. Daha sonra, farklı alanları da deneyimleyebilmek için zorunlu yaz stajımı Borusan Holding’de İnsan ve Kültür stajyeri olarak gerçekleştirdim. Hibrit sistemin getirdiği esneklik sayesinde derslere çevrim içi katılabiliyorduk; bu sayede yaz stajımı uzatarak uzun dönemli bir staj yapma şansı elde ettim. Teorik bilgileri pratiğe dökebilmek hem öğreticiydi hem de hangi alanlara ilgi duyduğumu fark etmemi sağladı.

SU'da aldığın araştırma deneyimi, şu anki pozisyonuna nasıl yansıdı?

Sabancı Psikoloji Programında okumalar yapar, araştırma verilerimizi analiz eder, okuduklarımızı gerçek hayatla ilişkilendirmek için çeşitli raporlar yazardık. Bu alışkanlık şu anki işimde çok işime yarıyor. Aylık bülten ve strateji çalışmalarımızda okuduğum makaleleri her seferinde “Bunun pratikte karşılığı ne? Biz neler yapıyoruz? Neyi uyarlayabiliriz? Neyi neden ve nasıl değiştirmeliyiz? Bu veri bana ne anlatmak istiyor? Verilerimin kaynağı ve güvenilirliği nedir?” gibi sorularla sorguluyorum. Böylece yalnızca teorik bilgiyle kalmayıp işime doğrudan katkı sağlayacak adımlar atabiliyorum.


SU Psikoloji'de favori dersin neydi ve neden?

Favori derslerim, PSY 203 - Stres ve Esenlik ile PSY 344 - Grup Süreçleri’ydi. Her ikisi de hem kişisel hayatımda hem de ekip çalışmalarında sıkça karşıma çıkan konulara ışık tuttu. Kaygılarla baş etmeye çalışan biri olarak stresin zihinsel ve fiziksel etkilerini anlamak, mutluluğun nerede olduğunu sorgulayan araştırmalarla tanışmak ve insanların hem iyi hem kötü şeylere zamanla adapte olduğu gibi enteresan bilgileri öğrenmek bana çok iyi geldi. PSY 344 - Grup Süreçleri dersi ise grup içi dinamikleri, karar alma süreçlerini ve önyargıların nasıl oluştuğunu anlamama yardımcı olarak ekip çalışmalarında daha kapsayıcı ve dengeli kararlar almamı sağladı; çünkü kararların sadece bireysel alınmadığını, grup psikolojisi tarafından da şekillendiğini fark ettim.

Şu an lisans eğitiminde olan öğrencilere ne tavsiye edersin?

En büyük tavsiyem, cesaret etmekten ve yeni şeyler denemekten korkmayın. Kendinize farklı alanlar açın, hatta bazen çok emin olduğunuz şeyleri bile sorgulayın. Gerçekten sevdiğiniz şeyleri keşfetmeye çalışın. Başarısızlıklar bu sürecin bir parçası; bazen sizi sarsar ama kesinlikle vazgeçmeyin, denemeye devam edin. Bu süreç sadece akademik değil, aynı zamanda çok keyifli bir yolculuk. Bol bol eğlenip anı biriktirin, kulüplerde etkinlik peşinde koşun, mümkün olduğunca çok insan tanıyın, dostlar edinin. Çünkü geriye dönüp baktığınızda hatırlayacağınız en değerli şeyler o anlar ve kurduğunuz bağlar olacak.

Psikoloji okumayı düşünen ama kararsız olan bir öğrenciye ne söylemek isterdin?

Psikoloji, hem çok yönlü hem de sağlam bir temel sunan bir alan; başta hangi yolda ilerleyeceğini bilmemek çok normal. En güzel yanı, eğitim sürecinde farklı alt alanları tanıyıp zamanla ilgini çeken alana yönelme şansın olması. Klinik psikoloji, iş dünyası, akademi ya da sinirbilim... Hepsi aynı güçlü temel üzerine kuruluyor. İnsanları ve kendini daha iyi anlamak isteyen herkesin bu yolculuktan çok şey kazanacağına inanıyorum. Ayrıca Sabancı’da psikoloji eğitimi sadece derslerle sınırlı değil; yan dal, çift ana dal, seçmeli dersler, kulüp etkinlikleri, stajlar ve projeler sayesinde farklı alanlarda deneyim kazanma fırsatın oluyor. Bu keşifler, bazen seni hiç tahmin etmediğin sürpriz yerlere de götürebiliyor.

İş görüşmelerinde psikoloji eğitimi seni nasıl öne çıkardı?

Sabancı Üniversitesindeki psikoloji eğitimi bana yalnızca bilgi değil, düşünme ve sorgulama becerisi de kazandırdı. Disiplinler arası yapısı sayesinde farklı alanlarda kendimi geliştirme fırsatım oldu; bu da iş hayatında geniş bir bakış açısıyla düşünebilmemi ve ekip içinde farklı görüşleri bir araya getirebilmemi sağlıyor. Mezuniyet sonrası ilk iş görüşmemde bir probleme yaklaşım şeklim dikkat çekmişti. Farklı fikirlerin bizi korkutmak yerine nasıl geliştirebileceğini; farklı olsak bile aynı hedefe birlikte yürüyerek üretmenin zenginliğini anlatmıştım. Bu yaklaşımın temelinde Sabancı Üniversitesinin bana kazandırdığı çözüm odaklı düşünme, özgürce fikir üretme, deneme cesareti ve Toplumsal Duyarlılık Projeleri sayesinde geliştirdiğim toplumsal bakış açısı vardı. Kendi yolumu özgürce çizme gücünü de en çok burada kazandım diyebilirim.

Sabancı mezunları iş hayatında sık sık karşına çıkıyor mu? Bu durum iş ilişkilerini nasıl etkiliyor?

Şu anki müdürüm Sabancı mezunu ve hatta onun da isminin Ece olması çok tatlı bir tesadüf oldu. Aramızda yıllar olsa da Sabancı’nın ortak değerleri ve kültürü sayesinde ilk günden itibaren uzun zamandır birbirimizi tanıyormuşuz gibi bir bağ kurduk. Kütüphanede sabahlamak, sonrasında derse gitmek, ders arasında çimlerde arkadaşlarla sosyalleşmek gibi ortak anılar bu bağı daha da güçlü kılıyor. Bu ortak zemin birlikte iş yapmamızı kolaylaştırıyor, iletişimimizi güçlendiriyor ve karşılıklı güveni hızla inşa etmemizi sağlıyor. Aynı okuldan mezun olmanın yarattığı doğal güven ortamı sayesinde onun yönlendirmeleri benim için sadece yönetim ile ilgili değil, aynı zamanda yol gösterici bir nitelik taşıyor.

Orta Mahalle, 34956 Tuzla, İstanbul, Türkiye

Telefon: +90 216 483 92 31

Fax: +90 216 483 99 81

Sabancı Üniversitesi 2025